MUHAFAZAKARLIK
tarihsel kökleri 18. yy sonları ve 19. yy başlarına dayanır.
fransız devriminden sonra gerçekleşen büyk ölçekteki
siyasi ve ekonomik değişime bir tepki olrak doğdu.bu anlamda
muhafazkarlk eski rejime dönmey ilişkin bir eğilimi ifade edyo.
bir muhafazarklık anlayışında değişime tamamen bir direnç
gösterilip hertürlü değişime karşı çıkılırken diğer bir anlayışta
toplumsal düzeni temelden sarsmayan değişimlere sıcak
bakılır.
gelenek: geleneklere, yerleşmiş ananelere, kalıcılığını
göstermiş kurumlara derin bir saygı duyularak bunlar muhafaza
edilmeye çalışılır. gelenek geçmiş tecrübe ve deneyimlere
dayandığı için değerlidir ve hem bugün için hem de gelecek
nesiller aktarılabilmesi için muhafaza edilmelidir. ayrıca
gelenek, bireylere sosyal ve tarihsel bir aidiyet hissi vererek
istikrar ve güvenin gelişmesine yardımcı olur.
pragmatizm: dünyanın karmaşık yapısının insan aklıyla
anlaşılamayacağını savunurlar. soyut ilkelere ve düşünce sistemlerine
güvenmezler. onun yerine tecrübeye ve tarihe değer verirler.
beşeri mükemmel olamayış: insanlar güvenlik arayışı içinde
olan istikrarlı ve düzenli bir toplum düzeni isteyen ve geçmişten gelen
tecrübeleryile
hareket eden yaratıklardır. ayrıca insanlar ahlaki bakımdan
bozukturlar. iktidar hırsıyla lekelenmişlerdir. toplumda bir
düzensizliğe sebebiyet verirler. bu bakımdan güçlü bir
otoritenin (devletin) varlığını savunurlar.
organizmacılık: muhafazakarlar toplumu geleneksel olarak
organik bir bütün olarak görürler. toplum çeşitli kurumlarıyla ve
toplumun sağlık ve istikrarını sağlayan toplumun dokusuyla
(aile, yerel cemaatler, millet vb.) doğal bir gereklilik olarak
inşa edilmiştir.gelenekler ve ortak kültür de topluluğun
idamesi ve sosyal uyum için hayati öneme sahiptir.
hiyerarşi: organik bir toplumda sosyal konum ve statüler
kaçınılmazdır. ancak bu yaklaşımda hiyerarşi ve eşitslik çatışmaya
sebep olmaz. çünkü toplum karşılıklı yükümlülük ve ödevlerle
birbirine bağlıdır. hayattaki mevkileri büyük oranda şans ve
doğuma bağlı olan müreffeh ve imtiyazlı kesim diğer
kesimlere karşı sorumluluk sahibidir.
otorite: otoritenin yukarıdan aşşağıya doğru uygulanması
gerektiğini, bilgi, tecrübe ve eğitim sahibi olmayanların kendi
çıkarlarını koruyabilmeleri için bir lidere ihtiyac
duyduklarını savunurlar. onlara göre otorite insanların kim olduğunu ve
onlardan ne beklediklerini anlamalarına yarayan somut bir
duygu veren sosyal bir uyum kaynağıdır. bu yüzden özgürlük
sorumlulukla birlikte varolur.
mülkiyet: muhafakarlara göre mülkiyet insanlara güven hissi
ve devletten bağımsılık düzeyi veren, insanların başkalarının
mülkiyetine saygı göstermesini sağlıyan hayati derecede
önemli bir değer olarak görürler. mülkiyet insanların kişiliklerinin
dışsallaştırılmış halidir.(evlerinde arabalarında
kendileirni görürler). ancak mülk sahibi hakları olduğu kadar sorumlulukları
da kapsar. mülkiyet geçmiş nesillerden devralınıp gelecek
nesillere aktarılacak bu yüzden muhafaza edilecek bir şeydir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder